Konut sektöründe bu yıl görülen talep daralmasının bankalar açısından riskli bir döneme girileceğinin işareti olarak gösteriliyor.
ALB Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Arda Coşar, 2014’te konut satışlarında görülen gerilemenin önümüzdeki dönem FED’in faizleri yükseltme olasılığı karşısında bankacılık sektörünü daralan inşaat sektörü üzerinden riske sokabileceğini öne sürüyor.
Karları konjonktüre göre dalgalansa da genel olarak yukarı yönlü eğilim izleyen bankacılık sektörünün, karlılığın olumlu katkısı ile aktiflerini ve özsermaye büyüklüklerini düzenli olarak yükseltmeyi başardığını söylüyor. Coşar, dünyadaki düşük faiz ve bol likidite ortamından, yurt içinde ise yaşanan ekonomik büyümeden de yararlanarak aktiflerini, öz sermayesini ve karlarını artıran bankacılık sektörünün bir yandan da bir takım riskleri biriktirdiğinin altını çiziyor vebankalardan en çok kredi kullanan konut sektöründe yaşanacak olumsuz gelişmelerin sektör için risk oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Mevduatın krediye dönüşüm oranının 2009’da yüzde 76 iken, Haziran 2014 itibari ile yüzde 115 seviyesine yükseldiğini belirten Coşan, “Mevcut durumda bankalardan en fazla kredi alan sektör yüzde 7,1 ile inşaatken, ikinci sırayı yüzde 6,8 ile toptan ticaret ve komisyonculuk sektörü alıyor. Takipteki alacaklar listesinde de bu iki sektör başı çekiyor. 2014 yılında konut satışlarında görülen gerileme ve önümüzdeki dönem FED hamlesi ile faizlerde görülebilecek yükselme, bankaları, inşaat sektörü üzerinden riske maruz bırakıyor” diyor.
Coşan, bankaların olası bir ekonomik krizde, kredi riskine geçmiş krizlere göre daha çok maruz kalacağını belirtiyor ve ekliyor: “Mevcut durumda kredi hacmi 2009’dan bu yana yaklaşık 3 kat artarak 1 trilyon TL üzerine çıkmış durumda. Önümüzdeki dönemde olası bir ekonomik kriz, bankalar açısından geçmiş dönem krizler kadar hafif geçmeyebilir.”