Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla Merger Market tarafından İstanbul Four Seasons otelde düzenlenen “Türkiye Şirket Alım, Satım ve Ortaklıkları (M&A) ve Özel Sermaye Forumu”nda, yabancı yatırımcılar ve sermaye yönetim firmaları Türk firmaları ile bir araya geldi.
Dünyanın önde gelen yatırım ilişkileri yöneticileri ile Türk işadamlarının yer aldığı forum kapsamında; firma birleşmeleri ve satın alma, Türkiye’deki uluslararası yatırımlar, özel sermaye ve sağlık yatırımları konularında paneller gerçekleştirildi. Sağlık yatırımları konusundaki panelde konuşma yapan Türkiye’nin ilk şehir hastanesinin yatırımcısı YDA Group Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Arslan, Kamu Özel Ortaklığı (Public-Private Partnership- PPP) projelerinin ivme kazandığını belirterek, Kayseri ve birkaç projede finansal kapanışa doğru hızla ilerlendiğini söyledi. Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını PPP projeleri çerçevesinde değerlendiren Hüseyin Arslan, kamunun tecrübesi özel sektörün dinamizmi ile yapılacak olan şehir hastanelerinin; kamuoyunda doğru anlaşılmasının, sağlayacağı faydaların farkına varılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
“Projeler hızlı bir şekilde ilerliyor”
Arslan, şunları söyledi: “Belki de Türkiye’de ilk defa bir projenin tüm paydaşları proje geliştirmeyi birlikte gerçekleştirdiler, bunun yapılabilir olduğunu gördük. Bütün dünyada kabul edilen, uluslararası finansman standartlarında kredilendirilebilir dokümantasyonumuz oluştu. Sağlık Bakanlığı; yeniden yapılandırma yaparak ilgili birimleri oluşturdu. Finans kuruluşları Türkiye’de ilk defa yapılan bir konsept olarak bu projelere başta biraz temkinli yaklaştılar, ancak sürecin içinde başından sonuna kadar yer aldıkları için dokümantasyonun her ayrıntısına hakim oldular. İlk baştaki tedbirli davranışları bundan sonraki aşamaları kolaylaştırdığı için finans tarafında da şuan için hiçbir sorun yok, çok hızlı bir şekilde de projeler ilerliyor. Bizim iş dünyası olarak finans kuruluşlarından elbette ki beklentimiz daha ucuz finansman sağlayabilmeleri. Diğer paydaşlarımız olarak mal ve hizmet tedarikçilerimizden ve kamuoyundan bu projeleri daha detaylı araştırmalarını bekliyoruz. PPP projelerinin doğru anlaşılması, sağlayacağı faydaların farkına varılması çok önemli.
En önemli avantajlarından biri; bu projelerde, yatırımın ilk etabında kamu bütçesi tarafından finansmana ihtiyaç olmamasıdır. Yatırımlar özel sektör finansmanının marifetiyle yapılıyor, böylelikle kamu bütçesinde borç hanesinde gözükmüyor, reytingimiz daha yüksek çıkıyor. Yani ülke bilançosu daha pozitif çıkıyor diyebiliriz. Ülke reytingimiz yükselince de daha ucuza borçlanabiliyoruz. Bu da yabancı yatırımcılar için Türkiye’nin “doğru ülke” olarak konumunu güçlendiriyor. Türkiye’de uluslararası standartlarda oturmuş bir hukuk düzeni var, örneğin uluslararası tahkim var. Teknik yapıyla ilgili olarak Türkiye’de eğitimli çok iyi yetişmiş insan gücü, lojistik, teknik donanım var. Yabancı yatırımcılar için para transferlerinin rahat yapılabileceği bir bankacılık altyapısı var. Açıkçası Türkiye’de bankacılık uluslararası standartların da üzerinde diyebiliriz, şuanda Türkiye’deki bankalar dünyadaki bankalardan çok daha iyi durumdalar. Çünkü sermaye yeterlilik rasyosu yüzde15.7, bu çok büyük bir ortalama. Likit anlamında da bir sorun yok, BDDK çok ciddi denetim sağlıyor. Bu kriterler göz önüne alındığında Türkiye kesinlikle ‘doğru ülke’ olarak ortaya çıkıyor.”