Türkiye’de ekonominin inşaata dayalı olduğuna dikkat çekilirken, bankaların da bundan hareketle en fazla krediyi inşaat sektörüne verdiği belirtiliyor.

Milliyet gazetesinden Zeynep Aktaş’ın haberine göre borsada işlem gören 16 bankanın sadece dokuzunun bu yıl nakit kâr payı dağıttığı belirtilirken; banka ve inşaat sektörlerinde kar payı ödemesinin geri olduğuna vurgu yapılıyor. Yeni binaların başta inşaata dayalı sanayiyi canlı tutarken yan ve dolaylı sanayiyi de olumlu yönde etkilediğine işaret edilirken; canlı tutulan inşaat sektörüne banklardan da kaynak akışının hayli yüksek olduğu ifade ediliyor ve bankaların verdiği toplam krediler içinde inşaat sektörünün yüzde 7.1 ile en yüksek payı aldığı belirtiliyor.

2009’dan bu yana kredilerde artış gözlenirken, 2012’den itibaren toplanan mevduatın üzerinde bir kredi kullandırmanın olduğunun altı çiziliyor. Bilanço kalemleri, kredileri ve mevduat büyümesi ile güçlü sermaye yapılarına ulaşan bankaların ekonominin ve finansal piyasaların yanı sıra sermaye piyasalarının da yakın takibinde olduğuna dikkat çekiliyor.

Reel sektörü finanse etmesi noktasında güçlü bankacılığın, güçlü ekonomiyi temsil etmesi açısından önem arzettiğine işaret edilirken; 2000 yılında olduğu gibi bankaların gücünü kaybetmeleri halinde oluşacak krizin tüm reel sektörü etkileyebileceğine vurgu yapılıyor.

Türkiye’de bankaların güçlü yapıları olsa da aktif karlılıklarının yüzde 0.67’de kaldığına dikkat çekilirken, 2007’den beri gerileyen özsermaye karlılıklarının yüzde 6.02 seviyesinde olduğu belirtiliyor ve temettü dağıtımında bankacılığın yetersiz olduğuna dikkat çekiliyor.