Dünya gazetesi yazarı Osman Arolat’ın ‘Krediler sanayide değil inşaatta artıyor’ başlıklı yazısında, inşaat sektörünün 2004-2013 yıllarında yüzde 100’lük kredi artışıyla ilk sırada olduğunun altını çiziyor. Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen araştırma sonuçlarına yer veren Arolat, 2004’te inşaat kredilerinin imalat sanayi kredilerinin yüzde 20’sine denk gelirken, 2013’te bunun yüzde 76 seviyesine çıktığına dikkat çekiyor.
İnşaat sektörünün aynı dönem içindeki kredi artışının bu dönemde GSYH’deki büyümeyi 5’e katladığına vurgu yapıyor: “2004 döneminde konut kredilerinin toplam içerisindeki payı yüzde 8 iken 2013 yılında yüzde 16’ya yükselmiş durumda. Buna karşın imalat sanayinin toplam krediler içindeki payı 2004’te yüzde 39 iken, 2013’te yüzde 21’e geriledi.”
Arolat, 2008 krizinden bu yana Türkiye’nin büyümesinde önemli rol oynayan inşaat sektörünün birçok alt sektörde de canlılığa neden olduğunu ortaya koyarken; birçok sanayici de son yıllarda imalat sektöründen çok daha yüksek karlılık gördükleri inşaat sektörüne yöneldiğini hatırlatıyor. Arolat, sanayinin GSYH’deki payının düşmesinden rahatsızlığını dile getiren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın sanayinin önünü açmak, yatırımlara yol göstermek ve yüksek binalar yerine yatay şehirleşme önerisine vurgu yaptı. Bu tablonun ‘çarpık’ olduğu ve kriz yaratabileceğinin de birçok ekonomist tarafından dile getirildiğini belirterek, ABD ekonomisinde bile ‘konut balonundan’ kriz yaşandığını hatırlatıyor.
Hükümetin konuta freni de içeren önlemler üzerinde çalıştığına dikkat çeken Arolat, üretimi ve tasarrufları artırıcı önlemleri içeren reformların ise hayata geçirilmesi konusunda adım atılacağına da vurgu yapıyor ve ekliyor: “Türkiye konuta freni ancak, üretimi destekleyerek ve o alana kredi imkanlarını artırarak sağlayabilir. Bu şekilde daha sağlıklı bir tabloya ve kredi yapısına kavuşabilir.”